"Her sene telefon değiştiren birinden, size bağlanmasını nasıl beklersiniz ki?"
***
- Biliyor musun?
+ Neyi?
- Telefonuna dokunduğun kadar dokunmadın bana...
+ İçtin mi sen?
- Günde kaç dakika okşuyorsun onun ekranını?
+ ...
- Keşke ben de dokunmatik olsaydım...
***
"Şu İnternet üzerinde; herkesin sosyalleştiği, herkesin eski arkadaşlarını bulma bahanesiyle yeni arkadaşlar peşinde koştuğu bir site var ya, işte orada gördüm ilk onu... Yaşadığım yerde yapılan konserlere göz gezdiriyordum, biri ilgimi çekti, gidenlere baktım, eskiden sadece konseri verecek sanatçıyı bilmek yeterliydi hatırlarsın, artık kimlerin gideceğini de bilmek istiyoruz. Her geçen gün merakımız artıyor, mahallenin cam önünde oturan teyzelerine döndük, üstelik onun o merakına kızan bizler, şimdi tüm hayatımızı gözler önüne sunuyoruz, ne yapsak paylaşıp, alkışlanmak istiyoruz, ama şunu unutuyoruz belki de, insanlar sadece övündükleri şeyleri paylaşırlar diğerleri ile, kimse bugün yalan söyledim demez, kimse bugün hak yedim demez, ondan İnternet penceresinden baktığımızda bu kadar ideal gözüküyor toplumumuz... Dur, ben ne diyordum dağıldım bak, işte onu ilk kez orada gördüm, görür görmez de aşık oldum..."
***
- Fark ettin mi, tüm fotoğraflar polaroit artık...
+ Bilmiyorum, ben seviyorum.
- Öyle yeşilimtrak, sarımtrak olsun hep diyorsun yani?
+ Yani...
***
"Sadece bir tane fotoğrafı vardı, ki zaten daha fazla olsaydı bunu kaldırabilir miydim bilmiyordum. Bir fotoğraf uygun bir dozdu, o saniyeden sonra uyuşturucum olmuş o kız için. Sarı dalgalı saçları vardı, sivri bir burnu, afacan bakan yeşil gözleri, elmacık kemiklerine doğru pembeleşmiş buğday rengi bir cildi ki yumuşaklığını ekrandan bile hissedebiliyordum, herkes gibi o da fotoğrafını "Retro" olmak adına polaroit efekti ile çekmişti, bunu her ne kadar sevmesem de takılmadım, hakkında girdiği bilgileri incelemeye başladım, zaten çok fazla da değildi, ama olanlar bile kendimi ona çok yakın hissetmemi sağladı, kültürlü olduğunu düşündüm, bu güzellik, bu kültür, onunla tanışmalıydım... "
***
- "Takipçi" ne demek?
+ İşte seninle arkadaş olmak isteyen, senin paylaştıklarını görmek isteyenler.
- Maşallah "Atlas Tarih"'ten daha çok var sende.
+ Ehe, öyle valla...
- Bu seni mutlu mu ediyor?
+ ...
- Bu kadar aç bir coğrafyada, kadınların halen peşlerinde koşan adam sayısıyla mutlu olmaları güldürüyor beni.
+ Sen kadın olsan neye sevinirdim?
- Nicelikten çok niteliğe herhalde...
***
"Hakkında daha fazla şey öğrenmek için, eskiden istihbarat görevlilerinin elinin altında bile bulunamayacak kadar çok kişisel bilgi içeren İnternet'te dolaştım saatlerce, amacıma da ulaştım, neredeyse tüm sitelere üyeydi, her yere kendiyle ilgili bilgileri saçmıştı, kendimi tıpkı ekmek kırıntılarını takip ederek evlerine ulaşmaya çalışan o masal kahramanları gibi hissettim, amacım parçaları bir araya getirerek Puzzle'ı oluşturmak, sonra da karşısına geçip keyifle onu izlemekti, fakat bir sorun vardı, kendini bilerek ulaşılmaz kılmıştı, bulunduğu hiç bir ortamda iletişim bilgisi yoktu ve tanımadığı insanlardan mesaj kabul etmiyordu. Bunun iki nedeni olabilirdi, birincisi ego diğeri ise bıkkınlık, ben ikinci ihtimale şans tanıdım..."
***
- Herkesin birbirini bu kadar beğendiği bir ülkeysek biz, neden bu kadar kavga var?
+ Bu nereden çıktı şimdi?
- Baksana, profil fotoğrafını değiştirmişsin 94 kişi beğenmiş.
+ Takılma ya orası öyle.
- Sevgi pıtırcıkları olmuşuz toplum olarak.
+ Yine başladı eleştiriler...
- Özlü söz paylaşımlarını seviyorum en çok...
+ neden?
- İkiyüzlülüğümüzü ortaya çıkarıyor.
+ Nasıl?
- Baksana şu söze, iki bin küsur kişi beğenmiş...
+ Eee ?
- Kitapların ilk baskısı genelde iki bin adettir ve bu yazarın hiç bir kitabı ikinci baskıyı yapmadı...
+ Her şeye çok fazla anlam yüklüyorsun.
- Haklısın, içelim, unutalım bunları... Şerefe!
***
"Fotoğrafını gördüğümden beri yaklaşık bir ay geçmişti, aynı mahallede oturduğumuzu biliyordum, gittiği yerleri biliyordum, hatta aynı liseden mezunduk ki bu yaşadığım yer itibarı ile oldukça güzel bir tesadüftü, demek ki o da buranın yabancısıydı. Her gün onun gitme ihtimali olan yerlere gittim, belki sokakta görürüm diye uzun ve boş yürüyüşler yapmaya başladım, gözüm hep onu arıyordu, çok özel olduğunu hissediyordum, paylaştığı kadarıyla da öyleydi, aynı yazarları okuyorduk, aynı filmleri seviyorduk, aynı müzikleri dinliyorduk, aynı liseden mezunduk, aynı şeyleri beğeniyorduk ve en önemlisi çok güzeldi... Ben yakışıklı değildim fakat tek sığınağım, "erkeklerin gözleri, kadınların ise kulakları ile sevdiği" klişesiydi..."
***
- Neden hakkındaki her şeyi bilsin istiyorsun insanlar?
+ Bilmem...
***
"Bir gece, arkadaşım ile yemek yediğimiz lokantadan çıkmış, arabalarımıza giderken karşılaştık onunla... Aramızda yaklaşık on metre vardı ve birbirimize doğru yürüyorduk. Bir tünel belirdi o an etrafımızda, bir ucunda benim, bir ucunda onun olduğu bir tünel, hızla birbirimize yaklaşıyorduk, bu onunla tanışmak için tek fırsatımdı, bu kadar güzel bir kızla standart bir şekilde tanışmam mümkün değildi, onu incelemeyi bırakıp düşünmeye başladım, bir yol bulmalıydım, bir şekilde dikkatini çekmeliydim, o tanışmak istemeliydi benimle, süre azalıyordu, beş metre, dört metre, üç metre, iki metre... arkadaşıma dönüp bir kahkaha attım, bağırarak, "Saçmalama!" dedim... Bir metre... "Burada benim lisemden kim olacak"... Sıfır noktası... Lisemin adını bağırdım: "Mümkün değil bu şehirde"... Zaman durdu, kumları nemden yapışmış bir kum saatinden, aşağıya düşecek kum tanesini beklemek gibiydi o an, belki hiç bir şey demeden yoluna gidecekti, belki şöyle bir arkasını dönüp bakacaktı, belki de...
"Pardon" diye seslendi arkamdan... Kadınlar kulaklarıyla severdi, bundan sonrası kolaydı..."
***
- Herkesin aynı filmleri beğendiğini, aynı kitapları okuduğunu, aynı müzikleri dinlediğini fark ettin mi?
+ E pop kültür diye diye başımın etini yediğin sürekli bu değil mi?
- Hayır, bahsettiğim şeyler pop değil, aksine alternatifler...
+ E ne var ki bunda?
- Alternatifin pop olması bu, pop alternatif kalıyor o zaman yanında...
+ Yani?
- Herkesin Serdar Ortaç dinlediği bir ortamda Jazz dinlemek ne kadar alternatif ise, herkesin Jazz dinlediği bir ortamda da Serdar Ortaç dinlemek o kadar alternatif...
+ Özet olarak?
- Farklılaşma adına tek tipleşme işte, acınası.
+ Üzme kendini...
***
"Dört ay birlikte olduk sadece... Gerçek onu keşfettikçe soğudum zaten zamanla, aşk sandığım şey maksimum iki hafta sürdü, sonrası her keşfimle birlikte daha da eksilmesi oldu bu duygunun; sevdiği yazarları okumadığını gördüm, sevdiği filmleri izlemediğini, en komiği ise dinlediğini söylediği müzikleri o dört ay boyunca hiç dinlememesiydi. Aslında bunlar çok da umurumda değildi, sonuçta herkes CV'sinde yalan söylerdi, fakat sanal dünya ile gerçeğin arasına bir set çekmeyi beceremiyordu; sürekli elinde tuttuğu ısırılmış elma logolo telefonu ile; ne yapsak, nereye gitsek paylaşması, sürekli fotoğraflar çekmesi, beni de bu sürecin bir parçası yapması, kendisine hayran olan kişi sayısının artmasına, onun için hazırladığım bir yemekten daha çok sevinmesi, uzaklaştırdı beni ondan, ayrılmak istediğimi söylediğim akşam, bir şey söylemeyip, sessizce çıkıp gitti. Neler hissettiğini, İnternet'e girince gördüm, duyguları "İki nokta üst üste ve aç parantez"'di, hemen sonrasında ise bir "Cem Adrian" şarkısı paylaşmayı ihmal etmedi, 94 erkek "Canım neyin var?" dedi, bazıları ondan çok daha fazla aç parantez ekleyip iki nokta üst üstenin ardına, ayrılmamıza onun üzüldüğünden daha çok üzüldü..."
Sonraki Pazartesi 17 Mart : http://ekspermental.blogspot.com.tr/2014/03/gelmeyen-pazartesiler-annenin-eve-gelin.html
Allı morlu , albenisi tavan vitrinden gerçeğe düşmek ve yüksekliği belirliyor olanın vitrin sahibi olması , acımasızca .
YanıtlaSilÇok gerçekti .
Facebooktan gelen facebooka gider :)
YanıtlaSilherkesin facebooku ve tüketim toplumunu eleştirdiği bir evrende facebooku ve tüketim toplumunu eleştirmek gerçekten çok yenilikçi bir yaklaşım olmuş.
YanıtlaSildönüşüm.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil