29 Aralık 2014 Pazartesi

GELMEYEN PAZARTESİLER : Yılbaşı Yaklaştıkça Yapılan Planların Değişmesi




3 ay önce:
Yurtdışına gidebiliriz hocu! Acayip ucuz turlar var, bizim bir arkadaş var, onun arkadaşları gitmiş, Prag'da yılbaşı, 100 Euro, her şey dahil, uçak falan, hem yılbaşı yurtdışında geçirilmeli, böyle yurtdışı pazarları falan, elde sıcak şarap geziyorsun, evet kesinlikle, bak hesapladım 20 kişiyiz, acayip eğleniriz!

2 ay önce:
Uludağ'da girmek lazım yeni yıla, hem meşale ile kayarız. Yıllardır televizyonda görürüm, pek özenirim, bizim neyimiz eksik? Bulduk mu iki meşale, ohh mis. Hem o yurtdışı turu 500 Euro'ymuş, biz yanlış bakmışız. Sen ayarla bak Uludağ süper olur, 10 kişi varız zaten, kalabalık böyle acayip eğleniriz!

1 ay önce:
Hocu Uludağ'da concon parti varmış, hiç işim olmaz şimdi "dıp tıs dıp tıs", etrafta concon hatunlar, apaçi herifler, şöyle alternatif bir şeyler yapalım. Bak Cunda süper olur mesela, rakı soframızı kurdururuz, butik otel falan mis gibi, off sakin huzurlu dostlarla tatil, 6 kişi keyfe keyif katarız.

2 hafta önce:
Hocu, şimdi işten çık Cunda'ya git falan salla, yorgun mu giricez yeni yıla? En iyisi aynı şehirde kutlamak, bir otel ayarlamak lazım ama, şöyle güzel menülü. Ardından da otelde kalınır, değişiklik olur, sabah brunch keyfi. Siz bir de biz 4 kişi işte en güzeli, keyifli geçecek, güzel olacak.

7 gün kala:
Canım, Murat'la Sibel ayrılmış, başbaşa olacağız, ama başbaşa daha güzel olur, hem romantik olur, güzel bir lokanta ayarlarım ben, şöyle karşılıklı şaraplarımızı içeriz, sakin ve huzurlu gireriz yeni yıla, en güzeli sevgiliyle girmek yeni yıla zaten.

3 gün kala:
Dışarısı zaten çok kalabalık, gürültülü, en güzeli ev. Ben hindi alırım, bir sürü meze hazırlarız, keyifle evde sıcacık gireriz yılbaşına. Zaten insanın evi gibisi yok, ne o öyle dışarıda. Hem otel yatakları pis oluyor, iğrenç, senden önce bir sürü kişi kalmış. Tiksindim bak düşününce bile.

4 saat kala:
- Aşkım ben işten yeni çıkabildim, bir problem çıktı son anda...
+ Ben de gelemedim daha sana, çok trafik var...
- Neyse ben gelirken üç beş parça meze alırım...
+ Tamam canım, ben de kestaneli pasta aldım...
- Oo süpersonikmiş... İyi oldu böyle

1 dakika kala:
- Horzzzzz
+ Horrrrrrr
- Zorrttttt
+ Osurdun mu sen ya?
- Yok hayatım havaifişek atıyorlar herhalde dışarıda.


HERKESE MUTLU YILLAR TABİ ÖYLE BİR ŞEY VARSA.



15 Aralık 2014 Pazartesi

GELMEYEN PAZARTESİLER : Göbeği İçeri Çekmek




Kaybediş Çoklaması - VI

...

Göbeğimi görmesin diye sırtım ona dönük yatarken, "Ay ne güzel dergiymiş bu, hiç görmemiştim önceden." dedi, bahsettiği dergi her gazete bayiinde kolayca bulunabilen "K-kitap" dergisiydi. Artık ona dönmem gerekiyordu, hem bu sefer göbeğim de benimle dönmeliydi, yoksa ukala durumuna düşecektim. Cevap vermeden önce rotasyonuma başladım, kafamda buz üzerinde yuvarlanan deniz ayıları canlandı. "Rööarhhhhh" diyerek yuvarlanıyordum, sırt üstü pozisyonuna ulaştığımda, yer çekimiyle göbeğim de içeri çekilmiş oldu, eğer devam edersem biterdim, göbeğim onunla arama düşerdi. Sırtüstü iyiydi, sırtüstü candı. Benimle beraber dönmeyen şort mayomu düzeltmek için, popomu bir kere hoplattım, sonra da sanki bir "Brad Pitt"'mişcesine kafamı ondan yana düşürdüm. 

Birinci aşamayı atlatmıştım. Konuşmaya başladık.

...

[ Blog'da bulunan "Gelmeyen Pazartesi" kitabına ait yazılar, ek yazılar ile birlikte Mayıs ayında aynı isim ile basıldı. Bu nedenle yazıların buradan yayınını durdurmak durumundayım. Anlayış göstereceğinizi umuyor, ilginiz için teşekkür ediyorum. Eksper Mental ]

1 Aralık 2014 Pazartesi

GELMEYEN PAZARTESİLER : Hoşlanılan Kız ile İlk Buluşmada Maymun Olmak




Kaybediş Çoklaması - V

***

Kadınların erkeklerden beklentilerine bilim dilinde "paradoks" deniyordu; 

 - Telefonu suratına kaparsam, bil ki tekrar aranmak istiyorum.
 - Beni kıskanmanı istiyorum, ama kıskanç olmanı istemiyorum.
 - Bana tapmanı istiyorum, ama bağlanmanı istemiyorum.
 - Ağır ve asil olmanı istiyorum, ama club'da göbek atmanı da istiyorum. 
 - Yatakta haşin olmanı istiyorum, ama yumuşak da olmanı istiyorum.
 - Arkadaşlarım seni sevsinler istiyorum, ama çok da sevmesinler istiyorum.
 - Kendi hayatın da olsun istiyorum, ama sürekli benimle ilgilen istiyorum.
 - Sürekli beni aramanı istiyorum, ama çok sık aramanı istemiyorum.
 - Paspal olmanı istemiyorum, ama bakımlı olmanı da istemiyorum. 
 - Kaliteli müzik dinle istiyorum, ama benimle oynak pop şarkılarını da dinle istiyorum.
 - Çok para kazan istiyorum, ama şirkette çok durma istiyorum.
 - Her şeyime destek ol istiyorum, ama kendi ayaklarım üstümde durmama izin ver istiyorum.
 - Ararsam ben o telefon açılsın istiyorum, ama ben telefonumu açmazsam buna bozulma istiyorum.

 "- Hep bana sarılınsın istiyorum, ama öyle hep sarılınmasın da istiyorum."

 - Ailene benden bahsetmeni istiyorum, ama aileme senden bahsetmek istemiyorum. 
 - Kızların hepsi peşinden koşsun, ama sen benim peşimden koş istiyorum. 
 - Prenses olmak istiyorum, ama kraliçe olmak istemiyorum.

Eğer hak verir de hepsini gerçekleştirmeye çalışırsanız ise, muhtemelen "Ay ne yanar döner adamsın sen de" bahanesiyle terkedilirdiniz. Bu nedenle dik durup, sizi olduğunuz gibi sevecek birini bulmak en mantıklısıydı ama olduğu gibi sevilir olmayanlar ne yapmalıydı, yani çoğumuz.  

***

[ Blog'da bulunan "Gelmeyen Pazartesi" kitabına ait yazılar, ek yazılar ile birlikte Mayıs ayında aynı isim ile basıldı. Bu nedenle yazıların buradan yayınını durdurmak durumundayım. Anlayış göstereceğinizi umuyor, ilginiz için teşekkür ediyorum. Eksper Mental ]

27 Kasım 2014 Perşembe

GELMEYEN PAZARTESİLER : Mozaik Pasta - Dilim 4



Son Dilim

...

Yemem bitince bir sigara yaktım. Yemek yüzünden sessizleştiğim için bensiz bir muhabbete başlamışlardı. Ne dediklerini duymadan onları izlemeye başladım. Yıllardır yalnız yaşıyordum, yıllardır ailemi yalnızca bayramlarda ve arada bir hafta sonu Ankara'ya yaptığım kaçamaklarda görüyordum; onlar ise yerimi çoktan doldurmuş, uzakta olmamı benimsemişlerdi. Ailenin küçük ve afacan erkek çocuğu artık yeğenim, evin genç ve ev işlerine koşan erkeği ise eniştem olmuştu. 

Ben ise silinmiştim.

Özenerek bakıyordum onlara. Bir an yabancı gibi hissettim kendimi salonda. Yerine yedek oyuncu girmiş, kulübesinde dinlenen as futbolcu böyle hissediyordu herhalde.

...

[ Blog'da bulunan "Gelmeyen Pazartesi" kitabına ait yazılar, ek yazılar ile birlikte Mayıs ayında aynı isim ile basıldı. Bu nedenle yazıların buradan yayınını durdurmak durumundayım. Anlayış göstereceğinizi umuyor, ilginiz için teşekkür ediyorum. Eksper Mental ]


GELMEYEN PAZARTESİLER : Mozaik Pasta - Dilim 3



Artık Ailenin Küçüğü Olmadığının Anlasıldığı An


...

"Eksper bak dinle." dedi annem, ablam arkada çocuk seviyordu, iki sene geçmişti doğumun üstünden, uzaktaydım yine, bunalmış ailemle dertleşmek istemiştim, o yüzden aramıştım onları. Hepsi bir aradaydı yine. Mutlu huzurlu aile tablosu… Yeğenime verdiler telefonu, "Agu gugu dagu" bir şeyler söyledi, hoşuma gidiyordu ama dertleşmek istiyordum, aileme dert yanmak… Onların "Eksper sen yaparsın, boşver, bu da dert mi?" demesini bekliyordum, bana yeğenimin sesini dinletiyorlardı. 

Sonrasında telefonu ablam aldı. Annem çocukla ilgileniyordu. Ablamla konuşmaya çalıştım, "Ay ay ay düştü." dedi, yeğenim ağlamaya başladı. "Eksper kapayayım şimdi." dedi ablam, çoçukla ilgilenmesi gerekiyordu. Arkada; babam, eniştem bir yandan gülüyor, bir yandan yeğenimle ilgileniyorlardı. Telefondan sadece gürültü geliyordu: "Ay ay ay uf mu olmuş?", gülüşmeler… 

"Peki" dedim, telefonu kapadım.

Otelin kırışıksız örtülmüş yatak örtüsüne attım bedenimi.

Oda sessizdi.

Kimse yoktu.

...

[ Blog'da bulunan "Gelmeyen Pazartesi" kitabına ait yazılar, ek yazılar ile birlikte Mayıs ayında aynı isim ile basıldı. Bu nedenle yazıların buradan yayınını durdurmak durumundayım. Anlayış göstereceğinizi umuyor, ilginiz için teşekkür ediyorum. Eksper Mental ]

Son Dilim : 28 Kasım Cuma (yani arkası yarın...)

25 Kasım 2014 Salı

GELMEYEN PAZARTESİLER : Mozaik Pasta - Dilim 2



Ablanın Gittiğinin Anlaşıldığı An


...

Ertesi sabah erken kalktık; annem, babam ve ben. Akrabalar gelmeden, onlarla ilgilenmeden önce, ailece kahvaltı yaparak dün geceyi değerlendirecek, dedikodu yapacaktık. 

Masaya oturduğumuzda, senelerdir ablamın oturduğu sandalyenin boş olduğunu fark ettim. Ailemiz üç kişi kalmıştı. Ablamın artık kendine ait bir evi ve yemeklerde oturacağı kendine ait bir sandalyesi vardı.

Düğünden ayrılırken, bana sarıldığında gözünden gelen damlanın nedenini anladım.

Kendimi tuttum, "Oh be" dedim "Şöyle abla dırdırı olmadan rahat bir kahvaltı yapalım"

Annem, babam ve ben acı acı gülümsedik. 

Annem, babam ve ben kendimizi tutuyorduk.

...

[ Blog'da bulunan "Gelmeyen Pazartesi" kitabına ait yazılar, ek yazılar ile birlikte Mayıs ayında aynı isim ile basıldı. Bu nedenle yazıların buradan yayınını durdurmak durumundayım. Anlayış göstereceğinizi umuyor, ilginiz için teşekkür ediyorum. Eksper Mental ]

24 Kasım 2014 Pazartesi

GELMEYEN PAZARTESİLER : Mozaik Pasta - Dilim 1



Abla ile Sahip Olunan Rutinler

...

"Bu sefer fındık da koydum içine." dedi mutfağa yürürken. Annem ile babam misafirliğe gitmişler, biz ise evde ablam ile kalmıştık. Sevinçle doğruldum uzandığım kanepede, getireceği tatlıyı daha rahat yemek için en uygun pozisyonu bulmaya çalışıyordum. Heyecanla koridoru izlemeye başladım, sabırsızdım.

Gelişini hızlandırmak için içeriye seslendim, "Ablaaa.. film başlıyor!".

Mutfağın ışığı söndü, elinde tuttuğu tepsi ile koridorda belirdi. En sevdiğim pastayı yapmıştı bana, mozaik pasta. O dönemlerde zaten iki tip tatlı bilirdim; biri bisküvileri kırmadan dik dik dizdiğiniz mozaik pasta, diğeri ise bisküvileri kırdığınız daha minik olan mozaik pasta. Bu üçüncü tip olacaktı, bisküvilerin kırıldığı, ama içine bolca fındık da eklenmiş mozaik pasta.

...

[ Blog'da bulunan "Gelmeyen Pazartesi" kitabına ait yazılar, ek yazılar ile birlikte Mayıs ayında aynı isim ile basıldı. Bu nedenle yazıların buradan yayınını durdurmak durumundayım. Anlayış göstereceğinizi umuyor, ilginiz için teşekkür ediyorum. Eksper Mental ]

17 Kasım 2014 Pazartesi

GELMEYEN PAZARTESİLER : Gülyüzlü, Mojito ve Islak Hamburger




Kaybediş Çoklaması - IV


***

Islak hamburger yalnızlığın sembolüdür; eve yalnız dönenler yer onu, ağzının sarımsak kokmasından çekinmeyenler, sabaha kadar midesinin ağrımasından gocunmayanlar; salçalı olmasına rağmen ketçap sıkarlar, yağlı olmasına rağmen mayonez eklerler, en son kırmızı pul biber serperler. Hızlıca yerler, çok yerler. Boş vermişler yerler, boş vere vere yerler, üzerlerine yağ damlasa önemsemezler, önemsemeyenler.

***

[ Blog'da bulunan "Gelmeyen Pazartesi" kitabına ait yazılar, ek yazılar ile birlikte Mayıs ayında aynı isim ile basıldı. Bu nedenle yazıların buradan yayınını durdurmak durumundayım. Anlayış göstereceğinizi umuyor, ilginiz için teşekkür ediyorum. Eksper Mental ]


30 Ekim 2014 Perşembe

GELMEYEN PAZARTESİLER : Beklenilen Gelmedi mi Farkedilmeyen Gelenler 5



Kaybediş Çoklaması - III


***

Beklersin, her an gelecekmiş gibi. 

Sürekli apartmanı dinlersin; asansör çalışacak mı, merdivenlerden ayak sesleri gelecek mi. 

Sürekli telefonu dinlersin; çalacak mı, eline alır kontrol edersin, acaba sesini kapalı mı unuttum, acaba şarjım mı bitti, belki kapanmıştır, tuvalete bile elinde telefonla girersin, bazen çalıyor gibi gelir, telefonun zil sesini duyarsın belli belirsiz, içeride mi unuttum telefonu dersin, ama yanındadır, bunu farkettiğinde üzülürsün. 

Sürekli posta kutuna bakarsın; belki bir mektup bırakmıştır, gelememiştir eve, faturaların arasında bir kağıt, bir not, bir zarf ararsın.

Sürekli internet hesaplarını kontrol edersin, mesaj kutularına bakarsın, tüm e-postalarını tararsın, her yerde çevrimiçisindir, gözün sürekli internet tarayıcının sekmelerindedir, parantez içinde bir rakam belirsin orada, "(1)" bile yeterlidir. 

Sürekli beklersin sen ve sürekli gelmez o...

***

[ Blog'da bulunan "Gelmeyen Pazartesi" kitabına ait yazılar, ek yazılar ile birlikte Mayıs ayında aynı isim ile basıldı. Bu nedenle yazıların buradan yayınını durdurmak durumundayım. Anlayış göstereceğinizi umuyor, ilginiz için teşekkür ediyorum. Eksper Mental ]


29 Ekim 2014 Çarşamba

GELMEYEN PAZARTESİLER : Beklenilen Gelmedi mi Farkedilmeyen Gelenler 4



Kaybediş Çoklaması - III

...

- Hocu bu kızlar kim? 
+ Bilmiyorum abi...
- Nasıl bilmiyorsun ya, nasıl bilmiyorsun?
+ Abi nereden bileyim ya?
- Sen demedin mi işte kızlar karşılayacak bizi, gezcez tozcaz...
+Dedim abi...
- E işte onu soruyorum, kim bu kızlar? 
+ Abi onlar bunlar değil ama!
- ...
+ ...
- Nasıl değil ya ? 
+ Abi valla değil, ben de anlamadım...
- E onlar nerede?
+ Ya nereden bileyim, değişmişler bir yerde işte...
- Futbolcu mu hocu bunlar, ne demek değişmişler...
+Ya işte bir noktada onlar gitmiş demek ki
- Ee?
+Sonra bunlar gelmiş galiba, ama tam nerede değişmişler ona takıldım ben...
- Ona takıl tabi sen... Aferin Okky, tek derdimiz o Okky, zaten önemli olan nerede değiştikleri, şu an içinde bulunduğumuz durumda tek düşünmemiz gerek o, aferin Okky, aferin benim Okky'me...
+ Abi bir sus, gözünü seveyim sus!
- Ne susu hocu! Ne işim var benim Çanakkale - Antalya otobüsünde, bir de hiç tanımadığım kızlarla, hırlı mıdır, hırsız mıdır...
+ Nasıl Çanakkale ya, ne Çanakkale'si, Çanakkale'ye mi gidiyoruz şimdi?
- Hayır ya... Son söylenene gidilir...
+ Antalya mı yani? Abi Antalya sıcaktır ama şimdi ya, offf... 
- Cidden elimde kalacaksın bu sefer, ne işimiz var yahu bizim Antalya'da?

...

[ Blog'da bulunan "Gelmeyen Pazartesi" kitabına ait yazılar, ek yazılar ile birlikte Mayıs ayında aynı isim ile basıldı. Bu nedenle yazıların buradan yayınını durdurmak durumundayım. Anlayış göstereceğinizi umuyor, ilginiz için teşekkür ediyorum. Eksper Mental ]

GELMEYEN PAZARTESİLER : Beklenilen Gelmedi mi Farkedilmeyen Gelenler 3



Kaybediş Çoklaması - III

...

"E şimdi ne yapacağız" diye sordum kıza, "Bilmem biz evci çıktık, yurda dönemeyiz" dedi, "Okky nerede kalacağız biz?" diye sordum, "Abi hemen hallediyorum!" dedi, telefona sarılıp sağı solu aramaya başladı, sıkılıp bakkala gittim. Bir torba daha bira alıp geri döndüm, endişeli gözüküyordu hepsi, "Abi ev bulamadık." dedi Okky, "Nasıl bulamazsın!" diye sinirlendim, Eskişehir'deki bir sürü zibidi Ankara'ya geldiğinde bizde kalırdı sürekli, şimdi bizi sokakta mı bırakacaklardı, hem de iki tane kız ile. Hüzünlendim, tanıdık ile arkadaşın, arkadaş ile dostun arasındaki fark gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçti. 
...

[ Blog'da bulunan "Gelmeyen Pazartesi" kitabına ait yazılar, ek yazılar ile birlikte Mayıs ayında aynı isim ile basıldı. Bu nedenle yazıların buradan yayınını durdurmak durumundayım. Anlayış göstereceğinizi umuyor, ilginiz için teşekkür ediyorum. Eksper Mental ]

27 Ekim 2014 Pazartesi

GELMEYEN PAZARTESİLER : Beklenilen Gelmedi mi Farkedilmeyen Gelenler 2



Kaybediş Çoklaması - III


...

İlk delirme alameti masada sadece patates kalması lakin ketçabın bitmesi ile başladı, fazla gürültülü ve absürt muhabbetimize tahammül edemeyen garsonlar bizi terasta yalnız bıraktıklarından, bu sorunu kendimiz çözmeye karar vererek etrafı dolaşıp ketçap aramaya başladık, terastan aşağıya sarkarak arama çalışmalarını yürüten  Okky "Buldum" diye bağırdı, hemen yanına koştum. Yan binanın terasında "Mc Donalds" vardı, lakin biz dört kat yukarıdaydık. Derhal masaya dönüp kızlardan ip istedim, ne şanslıyız ki o hiç bir zaman neden o kadar büyük olduğunu anlamadığım kız çantalarından birinden dikiş seti çıktı, hemen Okky ile patateslerimizi ipe bağlayarak balık tutarcasına aşağıya, "Mc Donalds"'ın terasına sarkıttık. Patatesler uygun yüksekliğe geldiğinde seslenerek, orada oturan bir çiftten ketçaplarına bandırmalarını rica ettik, yemek yiyen herkes kafalarını kaldırmış bizi izliyordu, gülümseyerek patatesleri ketçapa bandırdılar, biz de çekip afiyetle yedik. O kadar mutlu olmuştuk ki, tam birbirimize sarılmış kutlama yaparken mekanın sahibi gelerek "Arkadaşlar iyi hesap bırakıyorsunuz diye bir şey demiyorum ama etrafı rahatsız etmeyin!" dedi, özür dilemek için 12 adet tekila shot rica ettik, geri dönülmez noktada olduğumuzun farkında olan sadece bizlerdik. 

...

[ Blog'da bulunan "Gelmeyen Pazartesi" kitabına ait yazılar, ek yazılar ile birlikte Mayıs ayında aynı isim ile basıldı. Bu nedenle yazıların buradan yayınını durdurmak durumundayım. Anlayış göstereceğinizi umuyor, ilginiz için teşekkür ediyorum. Eksper Mental ]

26 Ekim 2014 Pazar

GELMEYEN PAZARTESİLER : Beklenilen Gelmedi mi Farkedilmeyen Gelenler 1



Kaybediş Çoklaması - III

...

- Hocu peki biz napıcaz Eskişehirde? Yol bilmeyiz, iz bilmeyiz.
+ Abi iki tane kız var, onlar bekliyor işte üniversitenin önünde...
- Ben sana kız deme demedim mi az önce!
+ Abi ne yapsaydım, kaybolsa mıydık, onlarda gelecekmiş "Anathema" konserine, para vermeyin bizle gelin dedim...
- Heh "artı bir"'lerimizi böyle dağıt, aferin Okky aferin!
+ Abi sende asabisin bugün ha...
- Asabiyim tabi, ömrümü yediniz, bu ne sıcak ya!
+ Hakikatten sıcak ama abi. 
- Peki bu kızları sen nereden tanıyorsun?
+ E çaldık ya burda, konserde tanışmıştım.
- Aferin cidden aferin, ben orada acı çekeyim, sen kızlarla tanış!
+ Ya abi, ne yapsaydım? Konser vermişiz, keyifliyim, sen ağlıyorsun, ne yapsaydım? 
- Teselli etseydin hayvan herif!
+ Off!

...

[ Blog'da bulunan "Gelmeyen Pazartesi" kitabına ait yazılar, ek yazılar ile birlikte Mayıs ayında aynı isim ile basıldı. Bu nedenle yazıların buradan yayınını durdurmak durumundayım. Anlayış göstereceğinizi umuyor, ilginiz için teşekkür ediyorum. Eksper Mental ]

20 Ekim 2014 Pazartesi

GELMEYEN PAZARTESİLER : Kağıt Havluya Aşık Olmak




Kaybediş Çoklaması - II

...

İki kişi için hazırladığım taze fesleğenli makarnanın tümünü tabağıma yığıp, bir başıma içmeye başladım. İkinci kadeh civarlarında, ki kadehler "Bir şarap kadehi ne kadar büyükse o kadar şekildir, tarzdır" mottosuyla yarım litre şarap alacak şekilde seçilmişti, kağıt havluma baktım, yanımda olanı o an farkediyordum, ceylanyüzlü de kimdi, kağıt havlum benim! Orada beni bekliyordu, hem ev işlerinden anlıyor, hem ekmiyor, hem de öyle çok konuşmuyordu, ayrıca teninin yumuşaklığı da cabasıydı. Aldım onu elime, "Bundan sonra hiç ayrılmayalım filhalkalım" diye fısıldadım kulağına.

Sevgiler, aşklar bitiyor, kızlar soğuyor, kızlar "artık sevmiyorum" diyordu,

ama kağıt havlumdan daha 23 tane vardı, ömür boyu yeterdi.

...

[ Blog'da bulunan "Gelmeyen Pazartesi" kitabına ait yazılar, ek yazılar ile birlikte Mayıs ayında aynı isim ile basıldı. Bu nedenle yazıların buradan yayınını durdurmak durumundayım. Anlayış göstereceğinizi umuyor, ilginiz için teşekkür ediyorum. Eksper Mental ]

13 Ekim 2014 Pazartesi

GELMEYEN PAZARTESİLER : Cafe'de Yan Masada Oturan Kız




Kaybediş Çoklaması - I

....

Pis zihnim ne düşünüyordu bilmiyordum aslında; sanki Günperi dönecek, sırtıma dokunacak, "Eksper götür beni buralardan, minik bir kulübede sen, ben ve romanlarımız yaşayalım." mı diyecekti? Gerçekten, bilmiyordum. En son, kültablosundaki küllerle, değişik resim akımlarından resimler çizip tahmin etme oyununu keşfettim, böylece içinde empresyonizmdi, kübizmdi geçen konuşmalar yapabiliyordum.

...

[ Blog'da bulunan "Gelmeyen Pazartesi" kitabına ait yazılar, ek yazılar ile birlikte Mayıs ayında aynı isim ile basıldı. Bu nedenle yazıların buradan yayınını durdurmak durumundayım. Anlayış göstereceğinizi umuyor, ilginiz için teşekkür ediyorum. Eksper Mental ]


20 Temmuz 2014 Pazar

GELMEYEN PAZARTESİLER : Yurt Dışı




İlk gidişinizde çok heyecanlısınızdır. Her şey ayarlanmıştır, herkes sizinle gurur duyar. Ağlarsa yalan ağlamayan annenizin bile gözyaşlarının ardında bir mutluluk vardır ki ilk iki üç ay mükemmel geçer, arkadaşlara uzun uzun e-posta'lar atılır; içkiler, partiler, alkolik Meksikalı arkadaşlarla yaptığınız çılgınlıklar anlatılır. Sevgili teselli edilir ama onunla beraber üzünülmez. Bir büyüyü yaşıyorsunuzdur. Her şey çok farklı çok yenidir. Hollandalı ve Fransız kızların aksanlarına bayılır, hepsine tek tek aşık olursunuz. Sevgilinizi teselli etmeye devam edersiniz. O ilk üç ay orada Türkiye'de yaptıklarınızla, yaşanmışlıklarınızla var olur, anılarınızı anlatarak geçmişi ufak ufak erittiğinizi fark etmezsiniz. 

Sonra birdenbire bir üşüme gelir durduramazsınız. İçten gelen bir ürpertidir, ne yaparsanız yapın içinizdeki o buz parçası büyür büyür. Derken kendinizi aynanın karşısında kendinize bakarken bulursunuz. "Ben kimim?" soruları başlar. Türkiye'de ki tüm yaşantınız gitmiş, herkes hayatına devam etmiş, boşluğunuz doldurulmuş, Türkiye'de kendinize kattığınız, eklediğiniz her şey ufak ufak silinmeye başlamıştır. Buralarda artık yeni değildir. Rutine geri dönmüş hem de rutinin en güzeli olan aile, dost, sevgili kavramlarından yoksun kalmışsınızdır. "Acaba ben mi gereksiz bunalım yapıyorum" dersiniz, "ne de olsa genlerde arabesk var" ama bir bakarsınız ki etrafınızdaki bütün yabancı öğrenciler de aynıdır. Herkes şikayet etmeye başlamıştır. Şu yüksek lisans bitsin beklentisi başlamıştır. 

Arkadaşları ararsınız, sevgiliyi ararsınız, aileyi ararsınız. Telefonda teselli değil, sitem belirir. Bilirsiniz, artık "Geleceğe Dönüş" filmindeki gibi Türkiye'deki fotoğraflardan yok olmaya başlamışsınızdır. Kendinizi alkole verirsiniz, ısınmak istersiniz. Sevgi ararsınız en çok. İlgi. Belki de biraz şımartılmak. Uyandığınızda annenizin odaya girip kahvaltıda ne istediğinizi sormasını istersiniz. Birlikte olduğunuz kızlarla ayık yatmak, çay demleyip oturup muhabbet etmek istersiniz. Arkadaşlarınızın "King" bilmesini istersiniz. Şimdi anlamışsınızdır yurt dışında öğrenciliğin neden hep partilerle ve alkolle geçtiğini. Çünkü yalnızsınızdır, çünkü etrafınızdaki kısa suredir tanıdığınız insanlarla dost ve sevgili olmanız gerekir. İçki sırf sıcaklık ve yakın hissetmek içindir. Yüksek lisans bitsin diye gün saymaya başlarsınız. 

Bir gün derste tüm sınıfın bu tarz yorumları üstüne profesörünüz "Biz sizi global mühendisler olarak yetiştiriyoruz, bu tarz bir hayata alışmaya çalışın, ileride de bu şartlar altında çalışacaksınız" der. Ciddiye almazsınız. "Git çay koy" dersiniz profesöre "Demli olsun, yanına da Ezine peyniri." 

Gel zaman git zaman iki sene dolar, dönersiniz ülkeye bin bir heyecan. "Bavulumu yakacağım, uçağa da bir daha binmem" dersiniz. Askerlik, iş bulma aşamaları, hep mutlu güzel geçer. Güzel bir işe girer, kutu gibi bir ev yapar kendinize, mutfakta çayı demli tutar, buzdolabını Ezine peyniri ile doldurursunuz. Derken profesör haklı çıkar. Şirketiniz sizi yurt dışı konusunda sıkıştırmaya başlar. Tam da evi kurmuş, sıcak bir sevgili sahibi olmuşsunuzdur, ama hayır denmez; 

gidilir, gelinir,gidilir,gelinir,gidilir,gelinir... 

Böyle sürer gider. 

Yurt dışı;

Buzdolabında bozulmuş Ezine peyniridir,
demlikte çürümüş çay yapraklarıdır,
tozlanan ev, yıpranan bağlardır,
son kullanma tarihi geçendir,
hayati ertelemektir,
soğuktur, üşümektir,
yarım kalandır, 
yanlızlıktır.

En acısı,

fotoğraflarda ölmek ama fotoğraflarla yaşamaktır.