•••••
Cep telefonu sonrası ilişkilerde, özlemeye fırsatımız hiç olmadı, ne kadar uzakta olsak bile sürekli haberleşebildik, sürekli konuşabildik, başta iyi gibi geldi bu bize, "Ne güzel, özlediğin zaman sevgilinin sesini duyabiliyorsun" diye düşündük, ama; özlemeye ihtiyacı olduğunu ilişkilerin, sevgilerin özlemle şarj olduğunu hiç hesaba katmadık, sürekli haberleşmenin ilişkileri hızla tükettiğini, heyecanı körelttiğini ya kabul etmedik ya da görmemezlikten geldik. Eskiden uzun mektuplar yazarken, artık kısa mesajlar yollamaya başladık, derinliği, duygusallığı kaybedip, tüketime koştuk, tükettik, tükettik, sonra da tatmin olamadığımızdan, göğüs kafesimizdeki boşluğun verdiği o kötü histen şikayet etmeye başladık.
Hayat bizi zamanla, açık büfe kahvaltı veren mekanlarda, tabağını tepeleme dolduran fakat yediği hiçbir şeyden zevk almayan yaratıklara çevirdi, oysa ki eskiden öğrenci evinde yapılan sahanda yumurtanın yağına banmak için elinde ekmek ile bekleyen ve o aldığı bir yudumdan inanılmaz keyif alan insanlardık.
Sevgilinin sesinin değerini unuttuk artık duya duya,
o an ne yaptığını hayal etmenin keyfini kaybettik,
haber beklemenin heyecanı artık çok uzak,
özlemek ise sadece tensel.
•••••
[ Blog'da bulunan "Gelmeyen Pazartesi" kitabına ait yazılar, ek yazılar ile birlikte Mayıs ayında aynı isim ile basıldı. Bu nedenle yazıların buradan yayınını durdurmak durumundayım. Anlayış göstereceğinizi umuyor, ilginiz için teşekkür ediyorum. Eksper Mental ]
Sonraki Pazartesi: 14 Nisan : http://ekspermental.blogspot.com.tr/2014/04/gelmeyen-pazartesiler-dara-dusunce.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder