29 Mart 2015 Pazar

SON PAZARTESİ: Her İlişki Sonrası Daha da Kirlenmek




"Nasıl bulmak istiyorsan öyle bırak!" diye düşündüm. Bir bar tuvaletindeydim lakin tuvalete değil karşımda duran aynaya bakıyordum. Kafamı iyice yakınlaştırıp, kendimi incelemeye başladım, aynada ki aksim de gözlerini bana dikmiş, beni inceliyor, tiksinerek beni süzüyordu, "Nasıl bulmak istiyorsanız öyle bırakın be hocu!" diye mırıldandım, lavaboya iyice tutunup.

Az önce bulunduğum masada dönen, "Dövme yaptırırsan; Ne yaptırırsın? Nerene yaptırırsın?" konulu klişe sohbetten sıkılmış, "ejderha" ve "tribal" kelimelerini daha fazla duymamak için tuvalete kaçmış ve aynada gördüğüm şeyi görünce aklıma bu cümle gelmişti. Evet, dövme yaptırsam kesinlikle bu olurdu, alnımın ortasına "Nasıl bulmak istiyorsan öyle bırak!" yazdırırdım.

Zira yaşadığımız her kötü ilişki ve tecrübe üzerimize yapışıyor, bizi tıkıyordu.

•••••

Buldukları gibi bırakmayan sevgililer yüzünden evrim geçiriyorduk hepimiz ve bir gün aynaya baktığımızda kendimizi tanıyamıyor, aynada ki bakışların kendimize ait olduğunu unutup, onlardan rahatsız oluyor, eskiden gördüğümüz o masum bakışları arıyorduk.

"Hocu, çok tatlı bir kız ya, böyle bütün gün sarılsam sıkılmam, zaten bütün gün birlikteyiz ehe ehe, hiç ayrılmayacağız, aşk böyle bir şeymiş demek ki, hem o bensiz, ben de onsuz yaşayamam, o kadar çok seviyoruz ki birbirimizi..."

şeklinde anlatıyordum ilk sevgilimi herkese heyecanla parlayan gözler ve masum bir gülümseme ile, sizi öpen, ellerinizi tutan birinden kötülük gelmezdi ki, o sizi hep severdi. Tam da böyle düşünürken ansızın ayrılık geldi.

"Hocu, seviyorum tabi, o da beni seviyor, ama bilmiyorum ne kadar sürer, şimdilik işler iyi gidiyor, yani ben ayrılmak istemiyorum, ama tabi temkinli olmak lazım, çok bağlanmayacağım bu sefer, sonra zor oluyor bitince..."

diye anlatıyordum sonrakileri. Ayrılık acısını bir kere yaşamış, ilişkilerin bitebileceğini öğrenmiş, evrimin ilk halkasını tamamlamıştım ama halen umudum vardı, bir de insanlara güvenim. Sonra nedendir bilinmez yalanlar geldi, aslında belki de hep vardı, ama ben onları yakalayabilecek tecrübede değildim.

"Hocu seviyoruz tabi birbirimize de, hatun milletine güven olmaz, dikkatli olmak lazım, daha küçükten ailelerine yalan söyleyerek büyüyorlar, toplum baskısı bu hale getirmiş onları..."

diye anlatıyordum kızları. Yalanlarının farkına varmaya başlamıştım, ama bunun için onları değil sistemi suçluyordum, idealisttim halen. Sonra sadece filmlerde gördüğüm aldatma kavramı girdi hayatıma.

"Hocu, sevgiymiş, aşkmış bunların hepsi yalan zaten, sorma o yüzden hiç, bitti mi viski?" 

diyerek, anlatmak bile istemiyordum artık birlikte olduğum insanları, karşı cinsi çok iyi tanıyor, ya da tanıdığımı sanıyor; yalanlarını, zaaflarını her şeylerini biliyordum lakin ne yazık ki gizemli olan güzeldi.

Gerçi henüz evrimin son halkasını tamamlamamıştım, son halka size tüm bu süreci en baştan yaşatan,
tekrar bir şeylere inanmanızı sağlayıp, sonra tekrar her şeyi yıkan, böylece sizi "Geridönülmez Kutusu"na atandı. Gittikten sonra o, soranlara:

"İhtilafımız itlafımdı" diyordum sadece.

•••••

Aynaya son kez bakıp masaya döndüm, dilini çok iyi bilmediğim bir adam, yanındaki kıza ingilizceye çevirmesini rica ederek bir şeyler söyledi, kız bana dönüp, "Senin için Furbo diyor," dedi, "O ne ki?" diye sordum, "Çakal, çapkın falan gibi bir şey," dedi "Tam karşılığı yok", "Nereden anlamış?" dedim, "Bakışlarından," dedi. "Sence de öyle mi?" diye sordum, "Yani çok güven veren bir gülüşün yok, yaramazsın biraz!" dedi ve gülümsedi. 

Masumiyet artık çok uzaktı, kendimi pis bir bar tuvaleti gibi hissettim.

Sadece "Nasıl bulmak istiyorsan öyle bırak!" dövmesi yetmezdi, bir de sifon yaptırmam gerekliydi,

yoksa nasıl temizleyeceklerdi ağzımıza edenler giderken bizi.

-FIN-

NEDEN EVLENMEDİM'in ikinci kitabı olan "Gelmeyen Pazartesiler"'den yayınladığım seçmeleri okuyan sizlere, bana ayırdığınız vakit için teşekkür ederim. NEDEN EVLENMEDİM ilk kitap "Her Erkek Masum Doğar"ın baskı için tüm ön işlemleri tamamlandı artık matbaa yolunda, detaylı bilgiyi haftaya Pazartesi günü paylaşacağım. - Eksper Mental -

3 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Bulmak istediğin gibi bırak!
    Genellikle tuvalet kapılarında bi anlık bi odaklanma anında gördüğümüz bu yazı bence insan ilişkilerinde de uygulanmalı!
    Bıraktığında, bıraktığın yerde senin adını sayıklayarak gebermesini isteyeceğin için genellikle bulduğun güzellikte bırakmayacaksın onu.
    Severek ayrılmak diye bişi de yok zaten, son noktasında değilsen dayanma haddinin döner dolaşır barışırsın.
    Saçlı bebek adını verdiğim bebeğin üzerindeki oje izleri gibi, hiç sevmediğim sindi bebeğin saçlarını sobada yakıp rezil ettiğim gibi bırakacaksın onu zaten de benimkisi beyhude mesaj kaygılı bi hoşbeş. Sıkıp suyunu çıkarmalı posasını terk etmelisin hayata ve o posayla karşılaştığında yeniden sağlam bi meyve olmasını beklemelisin.
    Limonun sıkacaktaki haline benzer ayrılık sonrası halim, elde kalan kısmı işe yaramaz, suyu yalnız başına keskin, ağız sulandırsa da mideyi delen, çekirdekler posa bi tarafta darmadağın, etrafa sıçrayan damlalar en uzakları haberdar eder limonun sıkıldığından, herkes içinin deşildiğinden haberdardır böylece.
    İnsanın yüceliği de acizliği de aynı noktada gizli.
    Limon gibi yeniden birleştirilemese de yeniden sevebilitesi vardır.
    Bulmak istediğin gibi bırak yazısının muhattapları için değil belki ama yeni okurlar için tamdır.

    YanıtlaSil
  3. Bulmak istediğin gibi bırak!
    Genellikle tuvalet kapılarında bi anlık bi odaklanma anında gördüğümüz bu yazı bence insan ilişkilerinde de uygulanmalı!
    Bıraktığında, bıraktığın yerde senin adını sayıklayarak gebermesini isteyeceğin için genellikle bulduğun güzellikte bırakmayacaksın onu.
    Severek ayrılmak diye bişi de yok zaten, son noktasında değilsen dayanma haddinin döner dolaşır barışırsın.
    Saçlı bebek adını verdiğim bebeğin üzerindeki oje izleri gibi, hiç sevmediğim sindi bebeğin saçlarını sobada yakıp rezil ettiğim gibi bırakacaksın onu zaten de benimkisi beyhude mesaj kaygılı bi hoşbeş. Sıkıp suyunu çıkarmalı posasını terk etmelisin hayata ve o posayla karşılaştığında yeniden sağlam bi meyve olmasını beklemelisin.
    Limonun sıkacaktaki haline benzer ayrılık sonrası halim, elde kalan kısmı işe yaramaz, suyu yalnız başına keskin, ağız sulandırsa da mideyi delen, çekirdekler posa bi tarafta darmadağın, etrafa sıçrayan damlalar en uzakları haberdar eder limonun sıkıldığından, herkes içinin deşildiğinden haberdardır böylece.
    İnsanın yüceliği de acizliği de aynı noktada gizli.
    Limon gibi yeniden birleştirilemese de yeniden sevebilitesi vardır.
    Bulmak istediğin gibi bırak yazısının muhattapları için değil belki ama yeni okurlar için tamdır.

    YanıtlaSil